Son 50-60 yılda Türkiye’de yapılan yerel seçimlerden bu sefer (31 Mart) çok farklı olarak bir sürü Partilerin Belediye Başkanları, Meclis üyeleri ve Muhtar adaylarının seçim sahnesine çıktığını görüyoruz. Maşallah! Sanki bu sistem her gün Parti, okullarda da politikacı üretmiş. Hâlbuki bu karmaşık tabloyu bize yaşatan tarihi kaynağı bilmemiz gerekir. 1950 Yılları başında Amerika’nın “hür Dünyayı kuruyorum” iddiasıyla beraber bize (Türkiye) çok partililiği dayatarak güya “demokrasiye geçmemizi sağlaması” sonucunda, birde NATO’ya bağlamasıyla Orta Doğu’nun Jandarması olmuştuk. O dönemin iktidarları, “küçük Amerika olacağız, her sokakta bir milyoner yaratacağız” baloncu zırvalar işin cabasıydı. Şimdi de Amerika AKP’ye “CHP ‘nin arkasına geçerim ha” şantajı yapmaktadır. Ayrıca ve yine ABD son günlerde bölgemiz ve ülkemizde ki (CIA) nın “provokatif” terör eylemleriyle de “ R. Tayyip Erdoğan’a “ülkeni karıştırırım, ekonomini çökertirim” tehditleriyle” AKP iktidarının ayaklarını titretiyor ve “teslim ol” çağrısı yapmaktadır.
Bugüne gelirsek: Türkiye’de halen 100 civarında siyasi Partimiz vardır. Ama ben veya herhangi bir gazeteci bile, ancak 15 tanesini sayabiliriz. Ya sokaktaki vatandaş? 31 Mart seçimlerine bir aydan az kaldı. Fakat Partiler içindeki “Ali Cengiz” oyunlarıyla adaylıklar adeta pazarlık usulü ve “şaibeli kapmaca larla” dağıtılmaktadır. Atatürkçü, devrimci, sosyal demokrat, liberal, halkçı, İslamcı gibi isimle maskelenmek serbest. Hâlbuki bu sistemin partileri, adaylarını 4 sorulu bir sınav sonucu belirliyor. 1- Partiye ne kadar bağış vereceksin? 2- Seçimlere ne kadar para ayırdın? 3-Genel merkezde kimin adamısın? 4- Bölgende hangi güçleri temsil ediyorsun? Bu tablodan anlaşılır ki, Parti içi demokrasi, delege, üye iradesi, halkla diyalog, mesleki uzmanlık, liyakat, fedakârlık aranmıyor.
Yukarıda ki tabloda maalesef kendine(Atatürkçü)diyen CHP büyük kan kaybı yaşamaktadır. Çünkü Partide Atatürk’ün fikriyatı değil, burada sadece ismi ve resmi kalmıştır. Nitekim 6 ok denen ilkeler(pratikte) Partiden süpürülmüştür. İlkeler yerine mevki, makam, hatta rantçılık aşkı birçok adayı esir almıştır. Öte yanda, AKP zaten yıllardır, “biz belediyeleri şirket gibi yönetiriz” demekte ve bunu yapmaktadır. Nitekim bu mevkilere atayacak yüksek maaşlı, şirket müdürlerini kolayca ve itaatkâr olanlardan bulmaktadır. Zaten AKP’de “neden aday yapılmadım” diyen olmaz. Çünkü aday yapılmayana bir kurumda akçeli sus payı verilmektedir. Sistem vurgun, yalan, talan, adam kayırma ve yiyicilikle çürüttürülmüştür. Böylece, Belediye Başkanı, Meclis üyesi ve Muhtarlar adına seçilme yarışına giren 10 binlerce insan türemiştir.
Aday olmak bir haktır. Ancak gerçekten her kurum adayının keşke esas amacı Vatan, Cumhuriyet, Millet, halka hizmet aşkı ve biliciyle, “aklı hür vicdanı hür irfanı hür” bir iradeyle yola çıkmış olsa; işte o zaman gerçek demokrasiden bahsedilebilirdi. Esasında, Atatürkçü kisve altında bir kuruma adaylığını ilan edenlere Nutuk’u Anayasa’yı, Yerel yönetimler yasasını okudun mu diye sorulmalıdır. Sorumluluğunu buralardan öğrendiği bilgilerle mi yapacaktır? Öte yanda İslam referanslı adaylara da, İslam tarihi ve Kuran’daki tarif edilen “sade ve paylaşımcı hayatı yaşıyor musun diye sorulmalıdır. Eminim ki bu on binlerce adaydan “yalan söylemeden” çok azı evet diyebilecektir.
Adaylar reklamda araç, gereç, basın, yayın, eleman masrafları için çok para harcıyorlar. Bu kaynak zembille inmediğine göre ya halkın sırtından, ya da halka borç diye yazılıyor. Ama Belediyelerin son üç ayda yaptıkları yoğun hizmetlerini (seçim nedeniyle) takdir edip “acaba her yıl seçim mi yapılsa diye düşünüyoruz. Bu seçim yerel seçimdir. Seçim açısından bizce sandığa Parti gözetmeksizin gidilmelidir. Büyük şehir ve ilçelerde kim hangi hizmeti yapmıştır? Bu esas olmalı; halkı dinleyen, hesap veren Başkan, dürüst, vicdanlı Meclis üyesi, girişken ve adaletli Muhtarlar seçilmelidir. Fakat kötüde olsa bizden, “bizim partiden olsun yeter, demek” vatandaş değil mürit mantığıdır. Kentimiz ve mahallemiz bundan zarar görmüştür. Demem o ki seçmen hizmete göre partiden çok adaylara göre üç oyunu paylaştırabilmelidir. Cumhuriyetin vatandaşı böylece özgür bir seçmen gibi oyunu kullanmış olacaktır. VATAN, MİLLET, CUMHURİYET SEVGİSİ, HİZMET İÇİN, SANDIKTA BULUŞMALIDIR. SÜLEYMAN ÇELİKCAN