Yrd.Doç.Dr. Vehbi ALTUNÇUL


PNÖMONİ BÖYLE HAVALARI SEVER

Saygıdeğer Tekin Haber Gazetesi okurlarım, Sonbahar Mevsimini yaşadığımız bu günlerde, 2 Yılı aşkın bir süre geçmesine ve önlemlerin büyük ölçüde kalkmasına rağmen Corona illeti halen bizleri üzmeye devam etmektedir.


Saygıdeğer Tekin Haber Gazetesi okurlarım, Sonbahar Mevsimini yaşadığımız bu günlerde, 2 Yılı aşkın bir süre geçmesine ve önlemlerin büyük ölçüde kalkmasına rağmen Corona illeti halen bizleri üzmeye devam etmektedir.
Bu hafta sizler ile tıp dilinde pnömoni olarak ifade edilen zatürre hastalığı, kısaca akciğerlerinin bakteri, virüs, riketsiya gibi farklı mikro organizmalar veya kimyasal bazı unsurlarla ya da yabancı maddelerle ihtihaplı, irinli bir hal alması durumudur.
Tıp literatüründe zatürreler, anatomik şekillerine göre lober ve lobüler olarak değerlendirilmektedir. Lober zatürrede akciğerin bütün bir lobu yaygın olarak iltihaplanmış durumdadır. Daha ziyade çocuk ve yaşlılarda rastlanan lobüler, diğer adıyla bronko pnömonilerde, ihtihap yer yer odaklar halinde olup, bronşiyoller de iltihaba iştirak etmiş vaziyettedir. Lober pnömonilerin çoğu pnömokok denen mikro organizmalar tarafından meydana getirilmektedir.
Bronkopnömoniler; kronik, boğmaca, grip, kızıl, difteri, tifo gibi hastalıkların seyri sırasında meydana gelmektedir. Kaşeksi, ihtiyarlık, raşitizm, beslenme bozuklukları, müzmin ishaller, müzmin nefrit, dolaşım yetmezliği bronkopnömoniler için zemin hazırlamakta ve rahatsızlıklara neden olmaktadır. Pnömoniler (Zatürreler), genellikle 3 gurup altında incelenmektedir.
1. Bakteriyel zatürreler: Bu tür zatürrelerin farklı dört gurubundan söz etmek mümkündür. Bu dört guruba ait bilgileri sizler ile paylaşmak istiyorum. Şöyle ki;
A-Pnömo koksik zatürre: Lober zatürrelerin belirgin bir örneğini oluşturmaktadır. Pnömokoklar, normal kişilerin boğazında hastalık yapmadan uzun zaman bulunabilirler. Zatürre, özellikle kış mevsimlerinde daha fazla görülmektedir. Bunun nedeni ise, grip ve nezle gibi virüs enfeksiyonlarının bu mevsimde daha sık görülmesi ve virüslerin boğaz mukozasını hasara uğratarak, zaten boğazda mevcut olan pnömokokların girişlerine kolay imkan tanımasıdır. Pnömokokların birçok insanın boğazında mevcut olmasına rağmen hastalığın seyrek görülmesi, bu mikroorganizmaların akciğerlere kadar ilerlemesini engelleyen kuvvetli bir engelleyici sistemin, mekanizmaların varlığından kaynaklanmaktadır (mukus salgısı, epiglot refleksi, lenf akımı vs.). Bu mekanizmanın soğuk etkisi, alkol, morfin, narkoz gibi nedenlerle bozulduğu durumlarda boğazdaki pnömokoklar akciğerlere kolayca inme fırsatı bulmaktadırlar. Akciğerlere inen pnömokoklar ödem oluşturup, çoğalmaya başlayarak hastalık tablosunu şekillendirmektedir. Genellikle hastalık ansızın başlamaktadır. Başlangıç belirtileri, titreme baş ağrısı, hızla yükselen ateş, başlangıçta kuru bir öksürük ve sonrasında az........

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.