Ahmet TEKİN


KERBELA

Bu yazı KUMRU KENZÜL MESAİB kitabının önsüzüdür.


KUMRU (KENZÜL-MESAİB); günümüzde mevcudu tükenmiş sadece fotokopi yoluyla temin edilebilen, belgeselleştirilmesi zaruri olan, içerik bakımından çok önemli bir yapıttır.

Bu inanç ile Can Yayınları on dokuzuncu kitabı olarak basımını üstlenmiştir. KUMRU’nun özgeçmişinden biraz bahsetmek istiyoruz. Mirza Muhammet Naki günlük KUMRU adını kullanmaktadır. Sevdiklerinin her türlü acılarını ve sevinçlerini KUMRU kendinde toplamaya çalışmıştır. Mirza Muhammet Naki KUMRU’yu (KENZÜL-MESAİB) 1327 Hicri (Miladi 1909) yılında Karaca Ahmet Sultan evlatlarından Garibağazade oğlu Hasan Fehmi Efendi, Muhriplerinden Aliriza Efendi ve ortağı ile birlikte eski yazı ile İstanbul’da yayımlamışlardır.

KUMRU; içerik olarak Hz. Muhammed (S.A.V.)’in göçüşü ile birlikte Ehli Beyt’inin çektikleri acıları ve bütün zulümlere karşı göstermiş oldukları direnci, bağlılığı gözler önüne sermektedir.

Biz demiyoruz ki kitabı o günün koşullarına göre okuyup, o günün koşullarına göre kimlik verip sadece onlar için okuduğunuz an üzülüp veya sevinip hak veresiniz veya yersiniz… Biz diyoruz ki olayların tümünü günün koşullarına göre sağduyu ile inceleyip yorum yapabilirsiniz…

İnsan metabolizması içerik olarak hiçbir zaman değişmez. Acıkır, sever, kıskanır, kin güder, öç alır… Dolayısıyla ihtiyaçlarının dozu günün koşullarına göre artar ya da eksilir.

Çıkar kavgası insanlığın ilk zamanlarından beri var olmuştur ve var olmaya devam edecektir. Amacımız, bu işin dozunu ayarlı tutabilmektir. Amacımız, kitaptan dersler alınmasını sağlayabilmektir. Ve amacımız, çıkarsız ilişkilere doğru yol alabilmektir.

Temeldeki yanlışlıklar, temel üstüne atılmış her taşı etkiler. Her ne kadar Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimiz vasiyet etmişseler de temel bozuk kurulduğu için Hakk’a yürüyüşünün akabinde çıkar kavgaları başlamıştır. Bu arada belgeli yazılar sunmak istiyorum:

Gadir Hum gölünün başında son vade haccından gelirken üçüncü hutbesinde, nida gelir ki Ya Muhammed eğer doğruları söylemezsen, peygamberliğini yapmamış olursun. Deyince deve semerlerinden minber yapılır çıkar üzerine Şah’ı Merdan Ali Efendimizi de alır, hutbesini okur.

-Ben mü’minlere canlarından daha sevgili değil miyim? Fakat öyle tahmin ediyorum ki beni beka alemine davet ediyorlar. Aranızda iki şey bırakıyorum ki ikisi de büyüktür, ikisi de birbirinden büyüktür ve ikisi de birbirinden ayrılamazlar; birisi Kur’an, diğeri de Ehl-i Beyt’imdir. Göreyim sizi, bu ikisine karşı çok iyi hareket ediniz. Kevser havuzunun başında sizleri bekleyeceğim, orada buluşacağız. Allah Teala benim mevlamdır, bende hepinizin; mü’minlerin ve mü’minelerin mevlasıyım, efendisiyim, buyurdu. Sonra Hz. Ali’nin elinden tutarak; ben her kimin mevlası isem, Ali de O’nun mevlasıdır. Allah’ım! O’nu kim dost edinirse, sende O’nu dost edin. Her kim O’na düşman olursa, sende O’na düşman ol. Kim O’na kötülük yapmak isterse, sen O’na kötülük yap. Her kim O’na yardım ederse, sende O’na yardımcı ol, buyurdu.

Bozuk olan temel, insanların beynindeki, yüreğindeki temeldir. Hz. Muhammed (S.A.V.) günün koşullarınca söylemek gerekirse ülke topraklarını kurtarmıştır, düşüncelerini de büyük bir kitleye kabul ettirmişti. Fakat ümmetinin özündeki çirkinlikleri yok edememiştir. Bunun içindir ki, cenazesi yerde iken senlik-benlik çekişmesiyle makam kavgası başlamıştır. Bir ailede çocukların suçu ne olursa olsun o suç çocuklara mal edilemez. Çünkü suç temeldedir. Bu nedenledir ki Hz. Peygamberimizin göçüşü ile birlikte atılan temel de günümüze uzanan çirkinliklerin temelidir. Bütün bu çirkinlikler kitapta gözönüne serilmiştir; yorumu ise okuyucuya bırakılmıştır.

İnanıyoruz ki, her yaşta, her seviyede ve her konumda olan insanlar bu kitapta bir şeyler bulacaklardır. Kimi sevinci ile kimi de acısı ile özdeşleşecektir.

Kitabı mümkün olabilen sadelikte, özüne dokunmadan Türkçeleştirerek yayınlamaya çalıştık. Hatalarımızın olabileceğine de eminiz. Ancak bu hatalarımızı anlayış ve olgunlukla karşılayacağınızı umuyoruz.

Bütün çirkin çıkar ilişkilerinden uzak, dostluk bağının uzayıp tüm insanları kucaklayan bir dünyanın kurulması dileğiyle sonsuz saygılar...

                                        Ağustos 1992 Adil Ali Atalay (Vaktidolu)

Bu yazı KUMRU KENZÜL MESAİB kitabının önsüzüdür.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.