Süleyman Çelikcan


İRAN’A KÜLTÜREL BİR GEZİNİN GÖZLEMLERİ (2) RUHANİ ŞEHİR; MEŞHED (ŞEHİTLER DİYARI)

RUHANİ ŞEHİR; MEŞHED (ŞEHİTLER DİYARI)


Bilindiği gibi İran coğrafyasını bir kısmı çöldür. Meşhed havaalanından ekibimizi alan otobüsle Hurşit oteline ulaşarak yerleştik 6 temmuz öğle vakti otele gelen Türkmen asıllı Azeri İranlı rehberimiz Mesud  Mededi ile tanıştık. Bu rehber gezimiz boyunca bizlere yoldaşlık etti. Gezi programımızın en önemli mekânı Hz. Ali ve davımı olan 11 imamın 8. si İmam Rıza Türbesi mezarı, müzesi, ziyaretgahı, buraya (harem) deniliyor. Bu külliye ye otelimiz yürüme mesafesi yakınlıktaydı. Hakkını Teslim Edelim, otel Hilton oteli konforu seviyesinde bir oteldi. Otelin resepsiyon ünitesi duvarında İran, Newyork, Paris ve Londra saatlerinin görseli vardı. Bu arada İran saatinin Türkiye saatinden 30 dakika ileride olduğunu öğrendik.

   Otelde çıkınca artık gözlemlerimizi rehberimiz ile yaptığımız soru-cevap diyaloğu ile sürdürüyorduk. Meşhed kenti Rakımı 1500-1600 metre arası olup hava sıcaklığı temmuz ayında 30-40 derece arasındadır. Ancak Mersin Adana gibi nem oranı yüksek değildir. Bu kente kışın kar yağdığını öğrendik. 4 milyon nüfuslu Meşhed İmam Rıza külliyesi “harem” ziyaretgâhı ile İran’ın adeta Kâbe’si gibidir. Harem’e giriş kapısında başlayan ziyaret kuralları her ziyaretçinin güvenlik için ve kadın erkek ayrı kapılardan görevliler marifeti ile kontrol edilerek içeri alınırlar. Bu ziyaretgâha İranlı olan bütün kadınlar siyah, yabancı kadınlar renkli çarşafla girmektedir. Ancak birçok yerli kadın çarşafa rağmen saçlarını alnının üzerinde görebiliyorduk. 

   Harem giriş kapısında kamera, fotoğraf makinası, çakmak ve kesici alet ile girmek yasaktır. Ama ilginç olan cep telefonu ile girmek serbesttir.  Harem de açık ve kapalı alanlar var. Kadın ve erkek için yol gösterici danışmanlar ziyaretgâh özel rehberleri vardır. Devasa büyüklükte mermer zeminli tertemiz alanlardan sonra kapalı alanlara mimari estetiği muhteşem motiflerden oluşan dev kapılardan içeri girdik. Her değişik kapalı üniteye giriş kapısına ehlibeyt veya on iki imamlardan birinin ismi verilmiş, bu kapıların bazılarında altın veya gümüş kaplamalar gözlemledik. Duvarlarda resimler simgeler, seramik işlemeli figürler sanatsal bir ihtişamla kendini gösteriyordu. 

  Harem sahası için ekibimize tahsis edilen özel görevli rehber, gün boyunca Harem gezimizde bize sunum ve tanıtım hizmetlerini tercüman aracılığı ile yaptı. Hz. Ali, Fatma, Hasan, Hüseyin kapıları ile açık ve kapalı alanlardaki resim ve simgelerin anlamını tarihsel dayanaklarını inançsal” ruhani” kutsiyetini bizlere anlattı. Kapalı mekan müze ve kütüphane cam sandukaları içinde teşhir edilen değişik yıllar ve kişilere ait el yazmaları kuranlar hakkında bir “kadın görevli” bizlere brifing verdi. İmam Rıza’nın “naaşının” bulunduğu mekâna ayakkabılarımızı çıkarıp girdik. Bu mekânda mahşeri kalabalık ve izdiham vardı. Dua edenler, KURAN okuyanlar, namaz kılanlar ve mezara el sürme yarışı yapılıyordu. Fakat herkes birbirine son derece saygılı, o itiş kakışa rağmen sinirlenen birine rastlamadık. Herkesin bir eli göğsünde diğerlerinden özür diliyordu. 

   Haremin bu mezar ünitesine gayrimüslimlerin girmesi yasakmış. Bu kapalı mekânlar klima ile soğutulmaktadır. Açık ve kapalı alanlarda yol gösterici görevlilerin yanı sıra soğuk-sıcak içecek ve şeker ikramı yapılıyordu. Öte yandan bazı görevliler ziyaretçilerin üzerine sırt pompalarından esans serpiyordu. Alanda soğuk su akan çeşmeler yanında, kullanıma hazır bardaklar mevcuttu. Yaşlı ve yorulan kimseler için büyük şemsiyeler kurulmuş, oturacak sandalyeler hazırlanmıştı. Hülasa haremde güvenliği, dolaşımı, bilgilendirmeyi, temizliği, ikramları ve sağlıklı dolaşımı kolaylaştıran muazzam bir organizasyona tanık olduk.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.