Süleyman Çelikcan

Tarih: 25.11.2024 16:16

YURTSEVERLİK !

Facebook Twitter Linked-in

Duygu ve düşünceyi en samimi şekilde tarif eden kavram sevgidir. Emekle elde edilen her nesne sevgiye kaynaklık eder. Fakat insanın kanla, canla kazanarak hayatını devam ettirdiği alan YURT (vatan)ın değerini bilenler onu kutsal sayıp, bağlanarak öyle severler. Çünkü doğayı, dünyayı, çevreyi, beslenmeyi, konuşmayı, okumayı, yazmayı, mesleği, sevinmeyi, üzülmeyi, insanları, gelenek ve görenekleri “Yurtta” öğrenmiş, sevip, sevilmenin, aile kurmanın, çocuk sahibi olmanın, kazanıp, kaybetmenin, dostu, düşmanı seçmenin önem ve değerini “yurtta” (vatan)da anlamıştır insan. Bu nedenlerle, vicdan, izan sahibi her kişi kendini ”yurduna” vatanına vefa borcuyla bağlı hissederek “sevginin doruğunu” Yurtseverlik diye tarif edecektir.
Günümüz Dünyasında, emperyalizmin doğayı kirletip ve katlettiği koşullarda, “etiket, şöhret ve kâr için her şey mubahtır” felsefesiyle insanlara vicdansızlığı ve yoz bir kültür biçimini dayatıyor. Fakat bu dayatmalara ancak “milli tarih bilincine dayanan bir irade” ile ve değerlerimizin doruğu saydığımız, tutarlı bir “yurtseverlik” silkinişiyle karşı koyabiliriz. Söz ve tarifle “yurtseverlik” ucuz ve kolaydır. Oysa yurdun (vatanın) için “zamanından, imkânından, yeteneğinden” ne verdin, ne kattın sorusu çok anlamlıdır. Çünkü şehitlik bile “vatan sağ olsun” ifadesiyle yüceliyor.
Yurtseverlik derken, ülke kaynaklarını yaratanla, heba eden bir olur mu? Emek edenle, sömüren bir olur mu? Vergi ödeyenle, kaçıran bir olur mu? Askerlik yapanla, askerden kaçan bir olur mu? Çalışanla, çalan bir olur mu? Yobazla, aydın bir olur mu? Verenle, alan bir olur mu? Yurduna hizmet edenle, yurdundan kaçan bir olur mu? Emperyalizm hayranıyla, Türkiye sevdalısı bir olur mu? Bu sorulardan amaç, yurtseverlik ölçülerindeki kıstası kavramaktır. Bugün ülkemizi Ege’den Yunanistan’la, Ak Deniz’de Kıbrıs Rum’larıyla Suriye sınırında “kara gücü PYD ye verdiği para ve silahla Cumhuriyetimizi tehdit eden Amerikan emperyalizmi ve İsrail Siyonizm ine karşı söylemden öte tavır ve eylemle mücadele etmek belirleyicidir. Çünkü çözümsüz boş laflarla “tribünlere oynamak” gevezelikten başka bir şey değildir. 
Emperyalizmin ülkemizde yarattığı kültürel tahribat ve fonladığı “liboşlarıyla” boş durmuyor. Hatta yurtseverlik istismarını “insan hakları, barış, demokrasi, özgürlük” kılıfıyla bunlara yaptırıyor. Özetle: Zaten AKP İktidarı, inancı, Dini, Emevi hayat tarzı ve fıtratını Hz Muhammed’in İslam’ı diye halka şırıngalayarak Milli Devletin altını oymuştu. Öte yanda son 20 yılın CHP Yöneticileri de Emperyalist Batı hayranlığını Türk Milletine Atatürkçülük, 6 Okçuluk diye empoze ediyorlar. (Bu konuları derinlemesine bir başka yazıda ele alacağız.
Sonuç olarak: Günümüzde ülkemizin siyasetçileri, Dini, imanı, vatanı, Cumhuriyeti, Devleti, Atatürk’ü, ancak mevkileri, etiketleri, kazançları, şöhretleri, kârları devam ettiği sürece “ama şeklen” severler. Çünkü bunların (yurt sevgisi) vermek değil, hep almaktır. Bunların Millet sevgisi, halkı kandırabildikleri kadardır. Onun için her yurttaşın yurt sevgisi, bu vatana zamanından, imkânından, yeteneğinden sunduğu değerlere karşılık serveti, etiketi, ve şöhretiyle değil, ama vatanına vefa borcuyla bağlı olduğu kadar yurtseverlik en değerli hakikattir.
BUNUN EN YÜCE TİMSALİ: VATAN SANA CANIM FEDA ŞİARIDIR.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —