6 Mayıs 1972 yılında asılarak katledilen “üç fidan” Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan Toroslar Cemevi konferans salonunda anıldı. Dernek üyeleri ve Denizleri sevenlerin katılımıyla toplantı saygı duruşuyla başladı. Gelenlere sunulan slayt gösterimi ile Deniz Gezmiş’leri tarih sahnesine çıkaran 1968 gençlik hareketi ve bu gençleri idama götüren mücadele sürecini izleyen katılımcılar duygu yüklü dakikalar yaşadılar.
BU TOPLANTIDA YAPTIĞIM KONUŞMA:
Sevgili canlar! Biz siz her 6 Mayıs ta Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını niye anıyor ve onlara neden sahip çıkıyoruz? Laikliği sarılan bütün Aleviler, kültür ve inançları gereği Hz. Ali’nin “zulme boyun eğmeyin, bölünmeyin, adaleti ve nimetleri paylaşın” sözlerinden feyiz alırlar. Hacı Bektaş Veli’nin de elinize (yurdunuza) dilinize (kültürünüze) belinize (soyunuza) sahip çıkın ilkelerini kabul edip hayat ideali haline getirenler, Deniz’ler le bu noktada buluşup “dava” arkadaşı oluyorlar.
Asılmaları için peki Denizlerin suçu neydi? Onlar Samsun’dan Ankara’ya kadar bütün engellemelere rağmen “Mustafa Kemal yürüyüşünü” Anıtkabir’i ziyaret ederek bitirdiler. Deniz Gezmişlerin her 19 Mayıs ve kitlesel eylemlerinin en önünde daima Türk Bayrağı vardı. Gençliği okullarda “sağ sol yok, boykot var” pankartı etrafında birleştirdiler. Amerika’nın (coni) askerlerini Dolmabahçe’de denize atarken, “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi” bağımsız Türkiye diye haykırdılar. Ülkemizdeki eşkıya yatağı ABD üsleri önünde “NATO vatanımızdan defol” eylemleri yaptılar. Özel okullara karşı çıktılar. İşçilerle grevlerde, köylülerle tütün mücadelesinde omuz omuza oldular.
Denizlerin bu yurtseverliğinin cezası, (faşizme göre idamdı.) Ama onlar, mahkemelerde de emperyalizme karşı bağımsızlık marşını söylediler, faşizme karşı Atatürk devrimlerini savundular. Tarihte Cumhuriyete karşı yapılmış bütün gerici bölücü kalkışmaları savunmalarında mahkûm ederek laikliği yücelttiler. Zaten Aleviler de aynı değerlere sahip çıktıkları için CIA'nın tertipleriyle K. Maraş’ta, Sivas’ta katliama uğradılar. Demek ki yurtsever ile emekçilerin yolu aynı davada buluşuyor. İşte bu davanın bize yüklediği görevleri sorumluluğu iyi anlamalıyız.
Bugün ülkemiz, laik Cumhuriyetimiz, toplumsal değerlerimiz ve emeğimiz yine emperyalizm ve beslemeleri tarafından tehdit altındadır. Daha da önemlisi ve tehlikelisi, ülkemizde İslam tüccarlarını gördük, Alevi tüccarlarını gördük, Atatürk Tüccarlarını görüyoruz; Her 6 Mayıs’lar da Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının “maalesef” ticaretini yapanları da görüyoruz. Onları gerçekten anma görevi bize bugün de Amerikan emperyalizmi ve NATO’ya karşı çıkma görevi yüklemektedir. Onun için Denizlerin Bağımsız Türkiye davası savunulmadan “üç fidan” anmaları reklamdan ibaret kalır. Bu Denizlere yapılacak büyük bir haksızlıktır.
Denizlerin uğruna öldükleri davanın düşmanları, bugünde Batı emperyalizmidir. NATO’dur. FETÖ ve PKK terör örgütlerinin arkasında olan İsrail ile Amerika’dır. Amerikancılıktır. Denizlerin bizlere ihtiyacı yoktur. Ama bizler M. Kemal Atatürk’ün devrimci Cumhuriyetini yeniden inşa için devletimizin bağımsızlığına, vatanımızın bütünlüğüne, milletimizin birliğine, laikliğin güvencesine ve üretim devrimiyle refaha ihtiyacımız vardır.
Bu inançla, Denizler yıldızlara yükselirken son sözlerini bugün de biz yineliyoruz.
KAHROLSUN ABD EMPERYALİZMİ KAHROLSUN NATO; TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE!