Süleyman Çelikcan


10 Kasımların bize hatırlattığı en büyük tarihi ve merkezi görev: Emperyalizm ve bölücülük ile mücadele!

Ayağa kalkmak, özgür olmak, ayakta ve özgür kalmak isteyen bütün mazlumlar dünyasının merkezi görevi, ABD'nin emperyalist saldırılarına karşı cesaretle mücadele etmektir.


Bu emperyalist güce karşı bağımsızlık ve uluslararası camiada eşitlik mücadelesi vermek, Atatürk’ün süresiz devrimler çağında bize verdiği merkezi görev emirlerinden de birincisidir.  
     Çünkü insanlık tarihinde geldiğimiz noktada yeryüzündeki hukukun, adalet, eşitlik ve kardeşliğin, bir millî devlet çatısı altında özgürce yaşamanın en büyük düşmanı, emperyalizmin bizatihi kendisidir.  
     Dünyada mevcut olan her türlü haksızlık, kötülük ve melanet bu küresel güçten kaynaklanır..
     Emperyalizm, kötülüklerin, ahlaksızlığın ve elbette günümüzde devam eden bütün savaşların da anasıdır.
     Özetle ABD emperyalizmi, bugün dünyada işlenen bütün suçların behemehâl yok edilmesi gereken lanetli bir odağı haline gelmiştir.
     Atatürk'ün tarihin derinliklerinden günümüze kadar uzanan Gençliğe Seslenişi'nde "bizi yok etmek isteyen emperyalizme karşı"  "Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek" sözünde ifadesini bulduğu gibi; 
     10 Kasımların bize hatırlattığı tek ve öncelikli tarihi görev, emperyalizme karşı mücadelede kararlılık, süreklilik ve asla bu mücadeleden vazgeçmeme iradesidir. 
     Ta ki "emperyalizm mahv u nabut olana kadar"! 
     Emperyalist ABD'ye karşı mücadele etmeden, gerçekte Atatürk'ü anlamadan, kavramadan 10 KASIMLARDA ATATÜRK'ü her yıl aynı laflarla, benzer şovlarla, sahte gözyaşlarıyla anmak, sadece havanda su dövmek olacağı için yapılan beyhude bir iştir.
     Ayrıca bize hâlâ bugün de görev emirleri verebilen bir canlının öldüğü söylenebilir mi? 
     Atatürk, TC'yi ilelebet payidar kılmak için bu görevleri yerine getirdiğimiz sürece, aramızda YAŞIYOR! 
    Son günlerde PKK'nın uzantısı HDP ve DEM Partisi eş başkanı, geçmişte Atatürk'e ve kurduğu Cumhuriyete isyan eden “Şeyh Sait ve Seyyid Rıza'nın yaptıklarını yapacağız” dedi. 
         Bu sözler, “Atatürk'e bugün de isyan çağrısı” anlamı taşımıyor mu?
         Cumhuriyete ve Türk millî Devleti'ne ve elbette kurucu Atatürk'e düşmanlık ifade etmiyor mu bu açıklamalar?
Maalesef Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı PKK’nın uzantıları HDP ve DEM Partisi ile son seçimlerde kent uzlaşışı adı altında ittifak yapan CHP üst yönetimi bu alçakça ve ihanet içindeki sözlere hiçbir tepki göstermemiş ve esasen umurlarında olmamıştır. Atatürk de, Altı Ok da bunların umurlarında değildir zaten 
         Hiç devlet kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile devlete ve cumhuriyete isyan eden Şeyh Sait ve Seyyid Rıza aynı çizgide olabilir mi, bunlar aynı yerde durur mu?
     Bu 10 Kasım'da cevaplamak zorunda olduğumuz önümüzdeki en önemli soru budur: 
     Atatürk ve Şeyh Sait ile Seyyid Rıza, aynı çizgide olur mu?    Elbette hayır!
Bu ihanete sessiz kalanlar, asla Atatürkçü olamazlar! Bunları 10 Kasım’ı anmaları sadece taraftarlarını uyutmaya ve göz boyamaya yöneliktir. Hiçbir Atatürkçü bunların peşinden gidemez! Gitmez! Gitmemelidir!
İşte bu koşullarda ancak;
Ülkemizi dört bir yandan kuşatan ABD emperyalizmine, Şeyh Sait ve Seyyid Rızaların peşinde koşarak isyan bayrağı açanlara ve bunların yanına demir atanlara karşı Atatürk’ü ilelebet yaşatmak için;
      Türkiye'nin bağımsız yaşayabilmesi ve ayakta kalabilmesi için hayatın Atatürk'ten feyz aldığı irade ile bize dayattığı bugünkü görevleri layıkıyla yaparsak, Atatürk de -behemehâl yüzünü görmesek de- Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte ilelebet içimizde yaşamaya devam edecektir!

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.