Sakarya Hendek'teki Oba Makarna fabrikasında patlama hakkında DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun yaptığı açıklaması.
15 Eylül 2024 tarihinde Sakarya'nın Hendek ilçesindeki Oba Makarna fabrikasında meydana gelen patlama, Türkiye’nin işçi sağlığı ve güvenliğine dair politikalarının ne denli geri planda kaldığını ve sermaye lehine şekillendirildiğini bir kez daha ortaya koydu.
Yükleme alanında ve değirmen bölümünde yaşanan patlamanın, tahıl tozunun tutuşturucu etkisinden kaynaklanmış olabileceği tahmin ediliyor. Kazanın kesin nedeni henüz netleşmemişken, 1 işçi hayatını kaybetmiş, 6’sı ağır olmak üzere 30 işçi yaralanmıştır.
Bu olay, Türkiye'de işçilerin hayatlarının piyasa denetimine teslim edildiğini ve işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki denetimlerin tamamen göstermelik hale getirildiğini bir kez daha acı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Daha önce de benzer bir patlama, 2023 yılında Derince Limanı’nda yaşanmış ve 2 işçi ölmüş, 7 işçi yaralanmıştı. Aynı nedenlerden kaynaklanan bu facialar, iş güvenliği alanındaki sistematik çürümeyi açıkça göstermektedir.
Denetimsizlik ve Cezasızlık: İktidarın Emeği Değersizleştirme Politikaları
İktidarın işçi sağlığı ve güvenliği alanındaki denetimsizlik ve cezasızlık politikaları, işçi ölümlerini neredeyse sıradanlaştırmış durumda. Bu kaza, Türkiye'de işçilerin örgütsüzlüğünün, sermayenin sınırsız kar hırsının ve devletin iş güvenliğini denetlemek yerine piyasanın insafına bırakmasının ne gibi sonuçlar doğurduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik gibi yasal düzenlemeler, iş güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri kâğıt üzerinde zorunlu kılsa da, bu yasaların uygulanmaması ve denetimlerin göstermelik hale getirilmesi sonucu işçi ölümleri engellenememektedir. Mevzuata göre bu kapsama giren işletmelerin "Büyük Kaza Senaryo Dökümanı" ve "Büyük Kaza Önleme Politika Belgesi" hazırlaması zorunludur. Ancak Oba Makarna fabrikasındaki patlama, bu belgelerin yalnızca formalite icabı hazırlandığı ya da hiç hazırlanmadığı kuşkusunu artırmaktadır
İş Güvenliği Mevzuatı ve Gerçek Hayat Arasındaki Uçurum
İşçi sağlığı ve güvenliği konusunda en son düzenlenen mevzuat, işverenlerin patlama riskine karşı tüm önlemleri almasını zorunlu kılsa da, uygulamada durum tam tersidir. Patlamadan Korunma Dökümanı ve ATEX Direktifleri, işyerlerinde patlayıcı ortam riskine karşı alınması gereken önlemleri net bir şekilde belirtmektedir. Fakat fabrikalarda bu düzenlemelerin ne denli uygulandığı ciddi bir soru işaretidir.
Türkiye’de iş cinayetlerinin arkasındaki en büyük nedenlerden biri, işverenlerin sorumluluklarını yerine getirmemesi ve devletin etkin bir denetim yapmamasıdır. 2012’den bu yana 6331 sayılı yasada yapılan değişikliklerin sayısı 40’ı aşmıştır. Bu değişikliklerin büyük bir kısmı, iş güvenliği önlemlerini gevşetmeye yönelik olup işverenlere cezai sorumluluklardan kaçınma fırsatı vermektedir. Sonuç olarak, işçi sağlığı tamamen piyasanın vicdanına terk edilmiştir.
Alınması Gereken Acil Önlemler
İş cinayetlerinin önlenmesi için Türkiye’de işçi sağlığı ve güvenliği alanındaki acilen alınması gereken önlemlerden bazıları ise şunlardır:
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.