Hükümetin Görmezden Geldiği Kent Yoksulluğuyla Mücadelenin Yolları Aranıyor!
Esenyurt Kardeş Kültürler Festivali kapsamında ‘Sosyal Belediyecilik’ söyleşisi düzenlendi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın konuk olduğu söyleşide artan kent yoksulluğu ve CHP’li belediyelerin bu durum karşısında hayata geçirdiği örnek projeler konuşuldu.
Esenyurt Kardeş Kültürler Festivali, birbirinden renkli etkinliklerin yanı sıra önemli konuşmacıların katıldığı söyleşilere de ev sahipliği yapıyor. Bu kapsamda CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Özgür Karabat ve Beylikdüzü Belediye Başkan Mehmet Murat Çalık’ın konuk olduğu ‘Sosyal Belediyecilik’ söyleşisi düzenlendi. Moderatörlüğünü Dr. Özgenur Reyhan Güler’in yaptığı programda, sosyal belediyecilik anlayışı, sürdürülebilir kentleşme, çözüm odaklı belediyecilik konuları tartışıldı. İlginin yoğun olduğu söyleşiye ev sahipliği yapan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, ilçede hayata geçirdiği projeleri anlatarak, “Sosyal devletin yapmadığı hizmetleri biz belediyeler olarak yapıyoruz” dedi.
“Gelir Dağılımındaki Adaletsizlik Her Geçen Gün Büyüyor”
Kentleşme ve göçle birlikte Türkiye’deki değişimi anlatan Başkan Özer, hükümetin bu değişimde sosyal devlet ilkesinin içini boş bıraktığını söyleyerek, “Kentleşmeyle birlikte sermaye artık diğer sektörlerden ziyade kentlere yatırım yapmaya başlıyor. Böyle olunca ülkede gelir dağılımındaki adaletsizlik azalacağına büyüyor. Hem katılım hem de dağılımla ilgili adaletsizlik Türkiye'nin gündemini işgal ediyor. Türkiye'de meydana gelen dramatik göç dalgalarının yaratmış olduğu büyük bir çarpıklık da söz konusu. Onun da en çok yansıması Esenyurt’ta. İnsanlar ya zorunlu göçle ya da iş bulmak için geldiler. Ama o umutları şehirlerin beton bariyerlerine çarparak tuzla buz oldu. Birçoğu umduğunu bulamadı ve her şehirde birden çok şehir ortaya çıktı” diye konuştu.
“Sosyal Devlet Bu İktidar Döneminde Ortadan Kalktı”
Sosyal devletin bu iktidar döneminde ortadan kalktığını belirten Prof. Özer şöyle devam etti: “Adeta halkın yoksullaşmasını kendi iktidarını devam ettirecek bir yapı olarak gördüler. Hem yoksullardan hem de yoksulluktan dolayı birtakım cemaatlerin tuzaklarına düşen insanlar onlara birer oy deposu işlevini gördüğü için yoksulluğu giderebilmek yerine palyatif tedbirlerle onları kendilerine bağlamaya çalıştılar. Hal böyle olunca sosyal devletin yapamadığını yapmak durumunda kaldık. Biz burada bir model uyguluyoruz. O modelin en önemli ayaklarından biri: “Sosyal Belediyeciliğin Kalbi Esenyurt.” Bu kapsamda 3 aşevi açtık. Altı tane daha açacağız. Günde 15 bin kişiye üç çeşit sıcak yemek dağıtıyoruz. İki tane kent lokantasının planlamasını yapıyoruz.
“Her Zaman Halkımızın Yanında Olacağız”
Kreşler yapıyoruz. Gelir gelmez bir kreşi açtık. Üç tanesinin temelini attık. On bir tane daha yapacağız. Bu da sosyal belediyeciliğin bir yanıdır. Okulların bakım ve onarımlarını yapıyoruz. 25 bin 600 tane kırtasiye seti ve okul çantası dağıttık. Kütüphanelerimizi kullanan çocuklarımıza çorba desteği veriyoruz. Ailelerimize gıda kolisi dağıtıyoruz. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler sosyal devletin yapmadığı işleri yapmak durumundadır. Bu çalışmalarımız Türkiye'ye dalga dalga yayılacak ve ilk seçimde bu yürüyüş iktidarla sonuçlanacak. Gelinen iktidar demokratikleştirilecek, sosyal devlet yeniden ihya edilecektir. Her zaman halkımızın yanında olacağız. Onlarla birlikte yürüyeceğiz. Onların daima kazanacağı günleri hep beraber yaşayacağız.”
“İktidar Kaynaklarımızı Kesiyor”
Hükümetin, Esenyurt’a hizmet için kullanılacak kaynakları kestiğini ifade eden Başkan Özer, “Belediye olarak eşit, adil, kapsayıcı ve erişilebilir olmak durumundayız. Ama bunu yapmakla görevli olan iktidar tam tersini yaparak bizim kaynaklarımızı kesiyor. Geçen ay bizim 80 milyona yakın paramızı kestiler. Tarihte ilk defa burada yaşanıyor. Borcunuz var diyor… Tamam, borcumuz var da belediyeler ilk kez borçlanmıyor ki… Peki, niye bunu yapıyor? Victor Hugo'nun bir sözüne atıfta bulunmak istiyorum. Diyor ki; ‘Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz -çünkü size oy verecekler- biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk.’ Onun için biz onların işini yapıyoruz. Bu bizim görevimiz değil. Bu hükümetin görevi. Ama mecburuz buna çünkü sürdürülebilir, yaşanabilir bir şehri yaratabilmek için bunları yapmak durumundayız. Yoksa bu şehir sürdürülemez, yaşanamaz, haksızlıkların boy verdiği bir yer haline gelir” şeklinde konuştu.
“Kırk Yıldır Biriken Sorunları Biz Sırtlandık”
Prof. Özer son olarak şunları ekledi: “İstanbul'un sanayisinin yüzde 25’i Esenyurt’ta. Ama sanayi eğer katma değeri tabana yayıyorsa bir kıymeti var. Biz ticaretin, lojistiğin başkentiyiz. Demir, deniz, kara yolları bakımından önemli noktadayız. Dolayısıyla Esenyurt'un çok önemli potansiyelleri var. Fakat bizi devlet ve hükümet unutmuş. Bir adliye sarayımız, esnaf odamız yok. Yani bunlar için başka yerlere gidiyoruz. Büyük avantajlarımız var. Göçle gelen bir nüfus var. İşte bugün Kardeş Kültürler Festivalimizi 46 derneğimizle beraber yapıyoruz. Bu bir avantaj... Ama bu şehir iyi yönetilmediği için 40 yıldır birikmiş sorunları şimdi biz sırtlandık. Bu sorunları halkımızla beraber çözeceğiz. Esenyurt'u tuttuğumuz yerden ayağa kaldıracağız. 21. yüzyılın parlayan yıldızı yapacağız.”
“Vatandaşa En Çok Sosyal Demokrat Belediyeler Destek Oldu”
Vatandaşa en çok destek olan belediyelerin CHP’li belediyeler olduğunu söyleyen Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, “Bugün aslında anayasanın temel ilkesi sosyal devlet olgumuzla ilgilidir. Ama peş peşe öyle olaylar yaşadık ki… Bunlardan bir tanesi pandemi, sonra depremi yaşadık. Bu deprem ve pandeminin arasında seller, orman yangınları gibi unsurlar yaşadık. Bunların hepsinin sonucunda da Türkiye bir yoksullaşma sürecine girdi. Dolayısıyla aslında bütün bu olgular olurken, devletin ihtiyaç duyulan her vatandaşın yanında olması gerekiyordu. Fakat burada bir eksiklik oldu. Vatandaş o andan itibaren kendine en çok kim destek oluyor diye baktı. En çok destek olanlar yine sosyal demokrat belediyeler oldu. Biz CHP’li belediyeler olarak güvenli kentler olsun istedik, bu kentlerde yurttaşlar rahat yaşasın ve huzurlu olsun istedik. Bunu dayanışmayı artıran bir anlayışla yapmak istedik” dedi.
“Chp’li Belediyeler Halkın Gözünde Güvenli Yapılar Haline Geldi”
Karabat sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet, sosyal devlet olma olgusundan vazgeçerken diğer taraftan hiçbir şekilde denetlenmeyen cemaat, tarikat, dernek veya vakıf şeklinde karşımıza çıkan ve sosyal devletin yapmadığı hizmetleri yapan yapılar gördük. Devlet yurt açmadı, onlar yurt açtı. Devlet kreş açmadı, onlar açtı. Sosyal devletin yapması gereken alanlar, ne yazık ki devlet tarafından yapılmadı. Bu nedenle toplumun devlete olan güveni sarsılmaya başladı. Örneğin insanlar Kızılay'a yaptıkları bağışların nereye gittiğinden şüphe ediyor. Bu noktada CHP'li belediyeler başka bir şeyi daha başardılar. Özellikle pandemiyle beraber sadece belediye kaynaklarının değil, aynı zamanda toplumun da kendi kaynaklarını güvenerek aktardığı yapılar haline geldiler.”
“Ekmekten Vergi Alınıyor ama Pırlantadan Vergi Alınmıyor”
Türkiye’nin kaynaklarının toplumun bütününe hizmet etmediğini söyleyen Karabat, “Kaynakları toplumun bütününden yana, kamu çıkarından yana kullanıyorsanız orada siz bir sosyal devlet anlayışına sahipsiniz. Türkiye'de bunun tam tersi yaşanıyor. Öyle bir rejim var ki ekmekten, kitaptan vergi alınıyor ama pırlantadan vergi alınmıyor. İşte bütün bunlara karşı biz CHP’li belediyeler olarak bütün yurttaşlarımıza fırsat eşitliği sağlayacak bir sosyal belediyecilik örneği yapmalıyız. O kentte yaşayan gençlerin eğitimden eşit fırsattan sağlanmasını yaratacak zeminler yaratacağız. Kadınların ekonomik hayata katılmasını sağlayacağız. Bakın Türkiye Belediyeler Birliği gibi büyük belediye birliği artık bizde. Orayı aldığımızda kaynakların sadece kendi belediyelerine aktarıldığını ve diğerlerine hiç kaynak aktarılmadığını gördük” ifadelerini kullandı.
“Bir Tarafta Üreten Bir Kent, Diğer Tarafta Ürettimden Pay Alamayan İnsanlar”
Türkiye’de toplumsal bir barış olması gerektiğini belirten Karabat son olarak şunları ekledi: “Kent yoksulluğu diye bir şey oluşmuş. Eğer bir toplumsal barış sağlayacaksak kent yoksullarıyla barışmak önümüzde önemli bir konu olarak duruyor. Bunu dayanışmacı bir sosyal belediyecilikle yapabiliriz. Bizim bütün politikalarımız o yüzden zenginleşme üzerine. Üretimin çok önemli bir kısmı Esenyurt’ta yapılıyor. Ama burada yaşayan insanlar hızla fakirleşiyor. Esenyurt'ta ayakkabı, bilgisayar fabrikaları var ama aileler çocuklarına ne bilgisayar ne ayakkabı alamıyorlar. Bir tarafta üreten bir kent var. Diğer tarafta bu kentte yaşayan, ürettiğinden pay alamayan insanlar. Bunu idare etmek de bizim sosyal belediyecilik anlayışımızın bir parçası. İnşallah iktidar olursak fırsat eşitliği sosyal devlet anlayışımızın en önemli parçası olacak. Bu topraklar, bu ülke büyük ve güçlü. Bütün mesele bu kaynakların adil ve eşit dağıtabilmek.”
“Kent Yoksulluğu Her Geçen Gün Derinleşiyor”
Konuşmasında Beylikdüzü’nde hayata geçirdiği sosyal projeleri anlatan Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, “CHP’li belediyeler olarak sosyal adaleti sağlamak gibi bir önceliğimiz var. Ancak dezavantajlı grupların bu olanaklardan yararlanamadığını görüyoruz. Kent yoksulluğu da her geçen gün derinleşiyor. Dolayısıyla bizler de yerel yöneticiler olarak artık kentlerimizi daha dirençli hale getirmek zorundayız. Bugün sosyal politikaları geliştirirken bir taraftan da kentimizin o dirençli yapısını inşa etmek için adımlar atıyoruz. Bizler hükümetin yapmadığı ve sosyal politika olarak öncelleyemediği her alanda CHP’li belediyeler olarak sürdürülebilir bir dirençlilik ile hareket etmeye gayret ediyoruz. Aslında bu yaptığımız hizmetlerin büyük bir kısmı hak temelli yaklaşmak…
Bakın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın verilerine göre bugün 7,5 milyon çocuk açlıkla, yoksullukla mücadele etmektedir. Aileler evlatlarının beslenme çantasına hiçbir şey koyamıyorlar. Kişinin karakterinin şekillendiği yer çocukluğudur. Eğer çocuk, geçmişte ailesinden, toplumdan gerekli özeni görememişse yaşadığı kentten intikamını alır. Biz bu yüzden sadaka kültürünü reddeden, aslında herkesin kendi ekonomik düzenini kurmasını isteyen bir anlayışa sahibiz. Bu ülkenin hem insan kaynağı hem ekonomik kaynağı var. Vatandaşlarımız vicdanlı, adaletli ve ahlaklı yöneticiler seçerse bu ekonomik düzeni kurabiliriz” dedi.
Festival Eğlencesi Tüm Coşkusuyla Sürüyor…
Festival, söyleşinin ardından Rumeli, Trakya ve Balkan gecesi ile devam etti. Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen etkinlikte sahne alan Rumelili Orhan ve Kemal kardeşler, Esenyurtlulara eğlence dolu bir akşam yaşattı. Sahnede sanatçılara çiçek takdim eden Başkan Özer, “Binbir çiçekli bahçenin en güzel, en neşeli rengi sizsiniz. İyi ki varsınız, iyi ki Esenyurt'tasınız. İyi ki sizin Belediye Başkanınızım. Hepimiz biriz, beraberiz, kardeşiz” dedi.
“Türkiye'nin Neşeli Türkülerini Esenyurt Halkı İçin Seslendireceğiz”
Birbirinden neşeli şarkıları Esenyurtlular için seslendiren Rumelili Orhan ve Kemal Kardeşler, “Güzel bir kardeşlik festivali oluyor. Bugün sevenlerimizle birlikte eğleneceğiz. Türkiye'nin neşeli türkülerini Esenyurt halkı için seslendireceğiz. Böyle bir festivali organize eden Belediye Başkanımıza ve ekibine çok teşekkür ederiz” diye konuştu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.